Psikopat Manita

Murat Papaker
2 min readApr 12, 2021

Gözlerine bakıyorum şu an, ne güzel kızsın, yerim seni. Ama biraz psikopatmışsın, yeni öğrendim.

Oyun oynamayı seven insanlar hep bu sevgiyi paylaşmak isterler. Ben de böyleyim. Yıllardır “arkadaşlarla oynayacak oyun” arayışım beni bazen çok garip, bazense çok lanetli yerlere getirdi. Her gün LoL oynuyorum mesela, bu lanetli olan, öbürünü siz tahmin edin. Beraber oyun oynamak zor iş.

Bilgisayar oyunlarını sevmemin belki sebebi, belki de sonucu olarak çok sevgilim olmadı. Bu yüzden de hiç “sevgiliyle oynanacak oyunlar” konusu kafamdan geçmedi.

Neyse, sevgili* de bir nevi arkadaştır. Friendzone sevenler için umut verici bir cümle. Aradım sevgilimi discorddan, dedim ki kalk oyun oynuyoruz. Cities: Skylines açtım. Başladık şehrimizi yapmaya. Güzel güzel sokaklar çizdik, hastaneler, itfaiye istasyonları kurduk, otu yasallaştırdık, okullar inşa ettik, her su borularını düzenlemeye kalkıştığımda bunlar ne diye sormaktan çekinmedi. Her seferinde sordu, sağ olsun. Her şey normal gidiyorken doğal afetler kısmına yanlışlıkla tıkladım, çevik el hareketlerimle başka bir sekmeye tıklamama rağmen gözünden kaçmadı. “Onlar ne?” dedi.

“Bir şey değil ya, uğraşmayalım.” dedim. Sırtımdan soğuk terler akmaya başlamıştı. İstemeye istemeye doğal afetleri açtım. Şehrin üstüne meteor düşürebileceğimizi öğrenince sevinçten havalara uçtu. Ona pelüş ahtapot aldığımda bu kadar sevinmemişti, bir kenara not aldım. Başladık meteorları yağdırmaya.

Shrekville’de sakin bir gündü, Adam Smith, isminin bu kadar düz olmasına hiç aldırış etmeden işine gitmeye hazırlandı. Önünde bir anda beliren arabasının nereden geldiğini sorgulamadan arabasına bindi, motoru çalıştırdı. Bu şehirde yaşamaktan memnundu. Daha geçen gün komşu apartmanın yerinde bir anda kocaman bir park belirmişti, böyle şeyleri severdi. Belediye başkanına övgü dolu bir tweet atması gerektiğini düşündü, evini kaybeden komşusu umrunda değildi, işine varınca yazmayı aklının bir köşesine attı.

Trafik, yolların planlanmadan yapılmış olması nedeniyle çok sıkışıktı. Ama o daha şikayet edemeden siren sesleri kulaklarını çınlatmaya başlamıştı. Eyvahlar olsun, gökten onlarca meteor düşmeye başlamıştı. Ailesi, arkadaşları, sevdikleri, her şeyi yok olacaktı. Arabasından indi ve başka animasyonu olmadığı için çok ama çok hızlı bir şekilde yürüyerek kaçmaya başladı.

O sırada kahramanımız yani ben, sevgilimin caniliğine hayretler içinde bakıyordum. O; “Daha çok, DAHA ÇOK!” diye bağırırken ellerim titreye titreye şehrin üstüne meteor yağdırmaya devam ediyordum. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Belli ki bu şehirdeki insanlar onun için sıfırlar ve birlerden ibaretti. Oysa ki ben dijital pikselleri bile incitmekten çok korkarım. Kötü bir deneyimdi benim için.

Özetle; “Bana sevgilinin nasıl oyun oynadığını söyle, sana onun kim olduğunu söyleyeyim.”

Hayırlı cumalar.

Bu olay vesilesiyle diktiğimiz meteor anıtı

Sevgili*: Manita, yavuklu, aile dostu, Merveler, Ömerler veya bi arkadaş olarak da bilinir. Uzun uğraşlar sonucu elde edilir, çok kolay kaybedilebilir. Narin bir varlıktır. Başka okulda okuyor, siz tanımazsınız.

Unlisted

--

--